Öğrenci Topluluğu ve Ders Notları

Öğrenciler Platformu

REKLAM ALANI

24 Ocak 2018 Çarşamba

Fransız Edebiyatı: VOLTAİRE (1694 - 1778)



VOLTAİRE (1694 - 1778)
Parisli bir noterin oğlu olan Voltaire, 18. yüzyılın önemli fikir adamı ve trajedi yazarıdır. Fransız edebiyatının romantik sanatçılarındandır. Paris Üniversitesi’nde hukuk okur. Ancak, o hukuku değil edebiyatı tercih eder ve kısa zamanda Paris’in tanınmış simalarından biri hâline gelir. Bu yıllarda Voltaire, hiciv dolu yazıları, siyasi ve toplumsal meselelere değinen şiirleriyle ilgi toplar. Ancak Voltaire, bu şiirlerden birinde Kral XV. Louis’i eleştirince kendisini hapishanede bulur. Özgürlüğünü ise başka bir şiirine borçludur Voltaire. Hapiste yazdığı “Le Henriade” adlı uzun şiiri sarayın beğenisini kazanınca serbest bırakılır.
Şiirleri ve hicivleriyle ünlenen Voltaire, 1717’de devlet adamlarıyla alay eden bir hicviye yazdığı için tekrar hapis cezasına çarptırılır. Hapisteyken ilk piyesini yazar. Bu piyesin sahnelenmesinden sonra tanınmaya başlanır. 1726’da İngiltere’ye giden sanatçı, bu ülkedeki özgür ortamı çok sever. “İngiltere Mektupları” adlı eserinde bu komşu ülkedeki iyi yönetimi ve özgürlüğü anlatır. 1750’de Prusya kralının yanına gider. Bir trajedisinin gala gecesinde aşırı heyecana ve yorgunluğa kalbi dayanamayıp ölür.
Voltaire, edebiyat, felsefe ve tarih alanlarında eserler verir. Serbest düşüncelidir, özgürlüğü sever. Düşüncelerini eserlerinde çok açık ve anlaşılır bir biçimde anlatır. Fransız İhtilali’nin düşünsel yapısını oluşturan en önemli sanatçılardandır.

Eserleri:
Candide, Felsefe Sözlüğü, Hikâyeler

Candide 
Romanda oldukça karmaşık olaylar anlatılır. Romanda anlatılanlar Voltaire’in yaşadığı dönemde geçer. Öğretmeni Dr. Pangloss’un felsefi iyimserlik görüşlerinin etkisinde kalan Candide, Tronckh Baronu’nun yeğenidir. Baronun kızı Cunegonde’a aşık olduğu anlaşılınca şatodan kovulur. Dış dünyaya kapalı bir ortamda, iyi bir şekilde yetişen bu saf genç, gerçek hayatın acımasızlığıyla tanışacaktır artık. Önce Bulgar ordusuna alınır ve savaşa gider; vahşeti ve ölümü görünce dayanamaz kaçar. Sığındığı Hollanda’da öğretmeni Pangloss’la karşılaşır. Dilencilik yapan Pangloss’tan sevgilisi Cunegonde’un öldüğünü öğrenir. Birlikte Lizbon’a giderler. 1755 depremi ile Lizbon yıkılınca, engizisyon bunun sorumlusunun şehre gelen dinsizler olduğuna karar verir. Pangloss asılır, Candide ölesiye kırbaçlanır. Candide’i ölümden kurtaran, öldüğünü sandığı sevgilisi Cunegonde’dur. Ancak sevgilisi hem bir bankerin hem de Engizisyon Mahkemesi baş hakiminin metresidir. Candide iki adamı da öldürür, sevgilisiyle Arjantin’e kaçarlar. Orada da vali göz koyar Cunegonde’a. Candide yine kaçar. Bir sürü akıl almaz macera ve rastlantıdan sonra Hıristiyan dünyasını terk edip -uşağı Cacombo ile birlikte- İstanbul’a gelir. Ne gariptir ki öldüğünü gördüğü hocası Pangloss ve Arjantin’de bıraktığı sevgilisi Cunegonde de İstanbul’dadır. Hepsi yaşlanmış, Cunegonde huysuz ve çekilmez bir kadın hâline gelmiştir; ama Candide aldırmaz buna, evlenirler. İstanbul yakınlarında aldıkları bir çiftlikte huzur içinde yaşarlar. Candide için felsefe ve hayatın anlamı üzerindeki soyut tartışmalar anlamını yitirmiştir. Roman Candide’in “biz kendi bahçemizi işleyelim” sözleri ile son bulur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder