Öğrenci Topluluğu ve Ders Notları

Öğrenciler Platformu

REKLAM ALANI

13 Ocak 2017 Cuma

Güzel Sanatlar ve Edebiyat


GÜZEL SANATLAR VE EDEBİYAT

 Herhangi bir dilde fikir, duygu ve hayallerin söz veya yazı ile estetik zevk verecek şekilde ifade edilme sanatına “edebiyat” denir. İnsanın güzellik karşısında duyduğu heyecan ve hayranlığı uyandırmak için ortaya koyduğu yaratıcılığa “sanat”; edebiyat, resim, müzik, tiyatro gibi insanda coşku, estetik bir zevk ve hayranlık uyandıran sanatlara da “güzel sanatlar” denir. İnsanlar kendilerini farklı araçlarla ifade edebilirler. Bu durum güzel sanatların şubelerini ortaya çıkarmıştır.

 

Güzel Sanatlar İçinde Edebiyatın Yeri 
Edebiyat güzel sanatların bir koludur. Edebiyat; sözde, yazıda, düşüncede, hayalde güzelliği arar.
Edebiyatın malzemesi dildir. Edebiyat sözcüklere dayanır.
Edebiyatın işlevlerini şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Dilin ve kültürün korunmasını sağlar.
  • Sözün etkisini artırır.
  • Toplumsal sorunları gündeme getirir.
  • İnsanların birbirini anlamasını kolaylaştırır.
  • İnsanın estetik anlayışını geliştirir.

Edebiyatın Bilimlerle İlişkisi
Edebiyat, ürünlerini ortaya koyarken ve bu ürünleri incelerken çeşitli bilim dallarıyla ilişki kurar. Örneğin bir roman yazarı, kahramanını oluşturuken psikoloji ve sosyolji bilimlerinden yararlanır. Şimdi edebiyatın yararlandığı belli başlı bilim dallarını sıralayalım:
Tarih: Olayları zaman ve yer göstererek anlatan, bu olaylar arasındaki ilişkileri, daha önceki ve sonraki olaylarla bağlantılarını, karşılıklı etkilenmeleri, her milletin kurduğu medeniyetleri, kendi iç sorunlarını inceleyen bilimdir.
Sosyoloji: Toplumun oluşum, işleyiş ve gelişim yasalarını inceleyen bilim dalıdır.
Matematik: Sayı ve ölçü temeline dayanarak niceliklerin özelliklerini inceleyen bilimlerin ortak adıdır.
Fizik: Maddenin kimyasal yapısındaki değişiklikler dışında genel veya geçici yasalara bağlı, deneysel olarak araştırılabilen, ölçülebilen, matematiksel olarak tanımlanabilen madde ve enerji olgularıyla uğraşan bilim dalıdır.
Kimya: Maddelerin temel yapılarını, birleşimlerini, dönüşümlerini, çözümleme, birleşim ve üretim yöntemlerini inceleyen bilimdir.
Biyoloji: Bitki ve hayvanların köken, dağılım, yapı, gelişim, büyüme ve üremelerini inceleyen bilim dalıdır.
Psikoloji: İnsanların duyum, heyecan, algılama vb. özellikleri üzerinde araştırmalar yapan bilimdir.
Tıp: Hastalıkları iyileştirmek, hafifletmek veya önlemek amacıyla başvurulan teknik ve bilimsel çalışmaları konu alan bilim dalıdır.

Dilin İnsan ve Toplum Hayatındaki Yeri ve Önemi
Dil, insanların duygu düşünce ve düşlerini; özlem ve isteklerini anlatma aracıdır. Bu bağlamda dil,

  • Dil insanlar arasında anlaşmayı sağlar.
  • Günlük ihtiyaçların karşılanmasına aracılık eder.
  • Milleti birleştirir, milletin var olmasını sağlar.
  • Kültürel değerleri geleceğe taşır.
  • Edebiyatın temel ögesidir.
  • Düşünmenin aracıdır.

Dil, tarihsel süreç içinde kimi değişimler gösterir. Bu değişimleri şu kavramlarla ifade edebiliriz:
Lehçe: Bir dilin tarihsel, bölgesel, siyasal sebeplerden dolayı ses, yapı ve söz dizimi özellikleriyle ayrılan koluna lehçe denir. Çuvaşça, Yakutça gibi. 
Şive: Bir dilin bilinen tarihi seyri içinde kendinden ayrılmış olup bazı farklılıklar gösteren kollarına şive denir. Kırgızca, Kazakça ve Azerice gibi. 
Ağız: Aynı dil içinde ses, şekil, söz dizimi ve anlamca farklılıklar gösterebilen, belli yerleşim bölgelerine veya sınıflara özgü olan konuşma diline ağız denir. Karadeniz ağzı, Urfa ağzı, Ege ağzı gibi. Dil, konuşmada ve yazıda kullanılışına göre konuşma dili ve yazı dili diye ikiye ayrılır. 
Konuşma dili: Kelime hazinesi yazı diline göre sınırlı olan ve günlük yaşamda kullanılan doğal dile “konuşma dili” denir. 
Yazı dili: Bir ülkede resmî dil olarak kabul edilen ve her alanda aynı kurallarla kullanılan dile ise “yazı dili” denir. Dil, kullanım amacına göre farklı nitelikler gösterir. Bu farklılıkları şu şekillerde ifade edebiliriz: 
Bilimsel metinler: Nesnel, anlaşılır, açıklayıcı bir dil kullanılır. Sözcüklerin ilk anlamları öne çıkar. 
Felsefi metinler: Düşünceyi ifade eden kavramlar öne çıkar. Kelimelerin daha çok, terim anlamlarından yararlanılır. 
Günlük konuşma: İhtiyaçları gidermeye yöneliktir. İstekler, duygu ve düşünceler doğal bir biçimde dile getirilir.

Metin 
Yazı hâline gelmiş, yayınlanıp okurun huzuruna çıkmış eselere metin denmektedir. Metin bir iletişim aracı ve bir örgü sistemidir. Bu sistem, “sözcük - cümle - paragraf - metin” şemasıyla gösterilebilir. Metinde temel iki ilişki ağı vardır: 
Bağlaşıklık: Metni oluşturan kelimeler ve cümlelerin dil bilgisi kurallarıyla birbirine bağlanmasıdır. 
Bağdaşıklık: Metni oluşturan parçalar arasındaki anlam ilişkisidir. Her metnin bir amacı vardır. Metinler dilin kullanılma işlevine göre sınıflandırılabilir:

Sanatsal (kurmaca) metinler: Gerçekte olamayan ancak gerçekmiş gibi, yaşanmış gibi varsayılıp üretilen ve okura sunulan metinlerdir. Roman, öykü vb. 
Öğretici metinler: Bilgi ve haber vermek, ikna etmek, kanıları değiştirmek, uyarmak, düşündürmek, yönlendirmek, tanıtmak gibi amaçlarla yazılan metinlerdir. Makale, anı, biyografi vb.

Edebî Metin 
Duygu, düşünce ve hayallerin insanda heyecan ve hayranlık uyandıracak şekilde ve estetik bir yapı içinde söylenmesi ve yazılması ile oluşan edebiyat ürünlerine “edebî metin” denir. Edebî metinler temel ifade şekillerine göre ikiye ayrılır.

Manzum metinler: Dizelerden oluşan, coşku ve heyecanı dile getiren metinlerdir. 
Mensur metinler: Cümlelerden oluşan, düşünceleri, olayları, durumları anlatan metinlerdir. Edebî metinler coşku ve heyecanı dile getirmesi, olay çevresinde gelişmesi yönünden aşağıdaki gibi gruplandırılablir.

Edebiyat ve Gerçeklik
 Edebiyat eserindeki içeriğin gerçeklikle bağı vardır. Eseri oluşturan yazar ya da şair belli bir toplumsal gerçeklik içinde yaşamaktadır ve eserinde gerçekliği şöyle ya da böyle yansıtır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder