Öğrenci Topluluğu ve Ders Notları

Öğrenciler Platformu

REKLAM ALANI

9 Şubat 2017 Perşembe

İstiare (Eğretileme)


İSTİARE (EĞRETİLEME)

Ödünç alma anlamına gelir. Edebiyatta bir sözcüğü, geçici olarak bir başka sözcük yerine kullanma sanatına istiare denir. İstiare, benzetmenin iki unsurundan sadece birisinin kullanılması ile yapılır. Benzetmenin iki temel unsuru vardır. Bunlar benzeyen (zayıf olan) ve kendisine benzetilen (kuvvetli unsur)dir.
İstiarede benzetme ilgisi söz konusudur. Örneğin cesur bir insana benzerlik ilişkisi ile “aslan” denmesi bir istiaredir. Çünkü “aslan” hayvanlar arasında cesareti ile ünlüdür. Bu örnekte olduğu gibi, benzerlik ilişkisi ile bir insana aslan dendiğinde, istiare yapılmış olur.
Yine “tilki” çok kurnaz bir hayvandır. Kurnazlık bakımından bir kişi ile tilki arasında benzerlik ilişkisi kurulabilir.
“Kardeşi tilki gibi kurnaz biridir.”
cümlesinde benzetme vardır.

  1. Benzeyen: kardeş
  2. Kendisine benzetilen: tilki
  3. Benzetme yönü: kurnazlık
  4. Benzetme edatı: gibi

Ama biz bu benzetmede iki temel ögeden birini, kardeş sözcüğünü, çıkardığımızda istiare sanatı oluşur.
“Ona dikkat et, çok tilkidir, seni aldatabilir.”
cümlesinde bir kişi tilkiye benzetilmiş, ama benzeyen (insan) söylenmemiş; sadece kendisine benzetilen (tilki) söylenmiş, böylece istiare yapılmıştır.

İstiare için şu şartların olması gerekir:

  • İstiare yapılan sözcüğün gerçek anlamının dışında kullanılması gerekir.
  • Şiirde istiareyi oluşturan sözcüğün gerçek anlamda kullanılmasını engelleyen ipucu söz mutlaka bulunmalıdır.
  • İstiare benzetmeye dayalı bir sanattır. Bu nedenle istiare yapılan sözcüğün benzetme amacının olması gerekir.

İsterseniz bu anlattıklarımızı somut hâle getirelim.
“Her sabah başka bahar olsa da ben usandım
Uğramam bahçelerin semtine gülden yandım”
Bu dizelerde “gül” sözcüğü ile istiare yapılmıştır. Çünkü şair, sevgilisini “gül”e benzetmiş, ama benzeyen durumundaki “sevgilisi” sözcüğünü söylememiştir.

  1. Benzeyen: sevgili (söylenmemiş)
  2. Kendisine benzetilen: gül (söylenmiş)

Sadece kendisine benzetilen söylendiği için burada istiare yapılmıştır. Ayrıca dizelerde “yandım” ifadesi “gül” sözcüğünün gerçek anlamı ile kullanılmasını engellemektedir.
İstiareyi temelde açık ve kapalı istiare olarak incelemek mümkündür. Bir de temsili istiare vardır.

a. Açık istiare : Benzetmenin iki temel unsurundan sadece kendisine benzetilenin (kuvvetli unsur) kullanılması ile yapılan istiaredir.

“Akşamın kızıllığı Uludağ eteklerinde al ipek gibidir bu akşam.”
Bu cümlede benzeyen “akşamın kızıllığı”, kendisine benzetilen ise “al ipek” sözleridir. Görüldüğü gibi bu cümlede benzetme vardır. Şimdi bu iki temel unsurdan benzeyeni çıkaralım:

“Uludağ etekleri al ipekten bu akşam”
Evet, bu dizede benzeyen “akşamın kızıllığı” sözü söylenmemiş, yalnızca kendisine benzetilen “al ipekten” sözü kullanılmıştır. Sadece kendisine benzetilen söylendiği için bu dizede açık istiare vardır.

“Garbın ucunda, son kıyıdan, en gürültülü
Bir med zamanı gökyüzü kurşunla örtülü”
Bu dizelerde siyah bulutlar, “kurşun”a benzetilmiştir. Dizelerde kendisine benzetilen “kurşun” söylenmiş, ama benzeyen “siyah bulutlar” söylenmemiş, böylece açık istiare yapılmıştır.

“İki kapılı bir handayım
Gidiyorum gündüz gece”
Bu dizelerde “dünya” iki kapılı bir hana benzetilmiş, ama benzeyen “dünya” söylenmemiştir. Sadece kendisine benzetilen durumundaki “iki kapılı han” sözü söylendiğinden açık istiare vardır.

“Havada bir dost eli okşuyor derimizi”
dizesinde kendisine benzetilen “dost eli” söylenmiş, ama benzeyen “rüzgar” söylenmemiştir.

b. Kapalı istiare: Benzetmenin iki temel unsurundan sadece benzeyenin (zayıf unsur) söylenmesi ile yapılan istiareye kapalı istiare denir.

“Yaldızlı perçemlerin ıslandıkça uzuyor
Yalnızlık damla damla şakağından sızıyor”
Bu dizelerde “yalnızlık”, “suya” ya da “tere” benzetilmiştir. Ancak kendisine benzetilen “su ya da ter” söylenmemiş, özelliği olan “damlamak” söylenmiş, böylece kapalı istiare yapılmıştır.

“Süzülüp akasya dallarından gün
Erir damla damla ayaklarında”
dizelerinde “gün”, “su”ya benzetilmiş, kendisine benzetilen “su” söylenmemiş, sadece suyu çağrıştıran “damla” kullanılmıştır. Sadece benzeyen kullanıldığı için bu dizelerde kapalı istiare vardır.

c. Temsili istiare: Teşbih ögelerinden yalnız birisiyle ve birden çok benzerlik (benzetme yönü) gösterilerek yapılan istiareye temsili istiare denir. Temsili istiarede bir davranışın, eylemin, düşüncenin simgelerle canlandırılıp somut hâle getirilmesi söz konusudur.

“Bin gemle bağlanan yağız at şâha kalkıyor
Gittikçe yükselen başı Allah’a kalkıyor
Son mâcerâyı dinlememiş varsa, anlatın
Râm etmek isteyenler o mağrûr, asil atın
Beyhûdedir her uzvuna bir halka bulsa da
Boştur köpüklü ağzına gemler vurulsa da
Coştukça böyle sel gibi bağrında hisleri
Bir gün başında kalmayacaktır seyisleri
Son şanlı mâcerâsını tarihe anlatın
Zincir içinde bağlı duran kahraman atın
Gittikçe yükselen başı Allah’a kalkıyor
Asrın baş eğdi sandığı at, şâha kalkıyor”

Faruk Nafiz Çamlıbel’in yukarıdaki “At” şiiri temsili istiareye güzel bir örnektir. Şiirde atın çeşitli özellikleri ile Türk milletinin özellikleri arasında benzerlik kurulmuştur. Şair şiirinde bir “at”tan söz eder.
Bu atın şaha kalktığını, zincirlerini ve seyislerini umursamadığını, ona gem vurmanın boş bir uğraş olduğunu anlatır. Bu şiirde “at” Türk milletini karşılayan bir sembol olarak kullanılmıştır.
Yani şiirde Türk milleti şaha kalkan, zincirlerini ve seyisini
önemsemeyen, gem vurulamayan bir “at”a benzetilmiş;
ama “Türk milleti” söylenmemiştir.

  1. Benzeyen: Türk milleti (söylenmemiş)
  2. Kendisine benzetilen: at (söylenmiş)

“Artık demir almak günü gelmişse zamandan
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol
Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli
Günlerce siyah ufka bakan gözleri nemli
Biçare gönüller… Ne giden son gemidir bu
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler
Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler
Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden
Birçok seneler geçti, dönen yok seferinden”

Yine Yahya Kemal Beyatlı’nın “Sessiz Gemi” şiiri de temsili istiarenin güzel bir örneğidir. Bu şiirde tabut, gemiye benzetilmiştir. Ama benzeyen unsur olan “tabut” söylenmeyip, kendisine benzetilen “gemi” söylenmiştir.

  1. Benzeyen: tabut (söylenmemiş)
  2. Kendisine benzetilen: gemi (söylenmiş)

Geminin özellikleri meçhule gitmesi, limandan kalkması, uğurlayanların olması, yolcusunun olması... Bütün bunlarla tabut kastediliyor.
Tabut sessizce gider, o giderken sevinç değil hüzün vardır, kalanlar elemlidir, çaresizlik söz konusudur.

Örnek:

Kurban olam kurban olam
Beşikte yatan kuzuya

Bu beyitte aşağıdaki edebî sanatlardan hangisi yapılmıştır?
A) Cinas
B) İstiare
C) Benzetme
D) Kişileştirme
E) Abartma
                                             (1976)
Çözüm: Sorudaki dizelerde “kuzu” sözcüğü gerçek
anlamı ile kullanılmamıştır. Burada “kuzu” sözcüğü
benzetme amacıyla başka bir sözcüğün yerine kullanılmıştır.
Beşik sözcüğünden de anlaşılacağı gibi bu
“bebek”tir. Öyleyse “bebek”, küçük olduğu, çok sevildiği
için “kuzu” ya benzetilmiş, ama “bebek” sözcüğü
söylenmemiştir. Ancak dizelerdeki “beşik” ten, “kuzu”
sözcüğü ile “bebek”in çağrıştırıldığını anlıyoruz. Benzetmenin
iki temel ögesinden sadece biri kullanıldığı
için bu dizelerde “kuzu” sözcüğü ile istiare yapılmıştır.
                                          Cevap B

Örnek:

Anavarza at oynağı
Kana bulanmış gömleği
Kıyman a zalımlar kıyman
Kör karının bir değneği

Yaşlı bir kadının öldürülen tek oğlu için duyduğu
acıyı dile getiren bu dörtlükte, aşağıdaki açıklamalardan
hangisine uygun bir söz sanatı vardır?
A) Bir anlam inceliği yaratmak için bildiği şeyi bilmez görünme
B) Bir sözcüğü, iki anlamını birden sezdirecek biçimde kullanma
C) Bir sözcüğü, gerçek anlamı dışında başka bir sözcük yerine kullanma
D) Bir olgunun gerçek etkenini bir yana bırakarak olguyu başka bir nedene bağlama
E) Birkaç şeyi söyledikten sonra onlarla ilgili başka şeyleri bir sıra gözeterek anlatma
                                                          (1988 - ÖYS)
Çözüm: “Değnek” sözcüğü gerçekte “yürürken dayanacak,
ince sopa, baston” anlamındadır. Ama bu sözcük
dizelerde bu anlamı ile kullanılmamıştır. Yukarıdaki
dizelerde kadının tek oğlu değneğe benzetilmiş,
ama benzeyen “oğul” kullanılmamıştır. A seçeneğinde
tecahül-i arif, B’de tevriye, D’de hüsn-i talil, E’de ise
leff ü neşr sanatlarının tanımı yapılmıştır.
                                                                 Cevap C

Örnek:

Yalnız zaman olur bazı akşamlar
Bir kadın çehresi; yanarken camlar
Bir lahza belirir loş aynalarda

Bu dizelerde geçen, “yanarken camlar” sözünde,
aşağıdaki açıklamalardan hangisine uygun bir söz
sanatı vardır?
A) Bir durumu, gerçekte olduğundan daha üstün gösterme
B) Bir sözü benzetme amacıyla başka bir söz yerine kullanma
C) Birden çok anlamı bulunan bir sözcüğü uzak anlamıyla kullanma
D) İnsanlara özgü bir niteliği cansız varlıklara aktarma
E) Bir olguyu, gerçek nedeninin dışında, hoşa giden bir nedene bağlama
                                                     (1990 - ÖYS)
Çözüm: “Bir sözü benzetme amacıyla başka bir söz yerine
kullanma” ifadesi istiarenin tanımıdır. Sorudaki dizelerde
“yanarken camlar” sözleri ile istiare yapılmıştır. Akşam
güneşinin camlara vurması ile camlar kızıllığa bürünür,
adeta yanıyormuş gibi bir görüntü ortaya çıkar. İşte
şair, camlara vuran bu ışığı camların yanmasına benzetmiş,
ama ışığı söylememiş, böylece istiare yapmıştır. A
seçeneğinde abartma, C’de kinaye, D’de kişileştirme,
E’de hüsn-i talil sanatlarının tanımı verilmiştir.
                                                          Cevap B

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder