Öğrenci Topluluğu ve Ders Notları

Öğrenciler Platformu

REKLAM ALANI

11 Mayıs 2017 Perşembe

Dede Korkut Hikâyeleri


Dede Korkut Hikâyeleri

Oğuz Türklerinin diğer Türk boylarıyla ya da Rum, Abaza ve Gürcülerle yaptıkları savaşlara ait destani hikâyelerdir. Halk arasında söylene söylene XIV. yüzyılda son şeklini almış, 15. ve 16. yüzyılda yazıya geçirilmiştir. Hikâyelerin yazarı belli değildir. Dede Korkut hikâyelerinin biri Almanya’da Dresden Kütüphanesi’nde, diğeri Vatikan’da olmak üzere, iki yazma nüshası vardır.
Dede Korkut’un kişiliği üzerinde yeterli bilgimiz yoktur. Korkut-Ata adıyla da tanınan Dede Korkut, söylentilere göre Oğuzların Bayat Boyundan Kara Hoca’nın oğludur.
Onun, IX. ve XI. yüzyıllar arasında Türkistan’da Sir- Derya nehrinin Aral Gölüne döküldüğü yerde doğduğu, Ürgeç Dede adında bir oğlu olduğu, Oğuz Türklerinden büyük saygı gördüğü, bu bölgelerde hüküm süren Türk hakanlarına akıl hocalığı ve danışmanlık ettiği hikâyelerden anlaşılmaktadır.
Dede Korkut hikâyeleri on iki hikâye ile bir önsözden oluşmaktadır. Hikâyelerde olaylar nesir, kahramanların duygu ve düşünceleri nazımla dile getirilmiştir. Arı bir dil kullanılmış, olağanüstü olaylara yer verilmiştir. Türkçenin canlı ve doğal anlatım güzelliğini gösteren hikâyelerde ses tekrarları da sıkça yer almaktadır. Dede Korkut’un Türkler arasında, ağızdan ağıza, dilden dile dolaşan hikâyeleri XV. yüzyılda Akkoyunlu’lar devrinde Dede Korkut Kitabı adıyla bir kitapta toplanmış, böylelikle sözden yazıya dökülmüştür.
Bu hikâyeler, Türk ruhuna, Türk düşüncesine, Türk kültürüne ve hayat tarzına ışık tutan en açık belgelerdir.
Dede Korkut, Oğuz Türklerini, onların inanışlarını, yaşayışlarını, gelenek ve göreneklerini, yiğitliklerini, sağlam karakteri ve ahlakını, ruh enginliğini, saf, arı-duru bir Türkçe ile dile getirir. Hikâyelerdeki şiirlerde, çalınan kopuzların kıvrak ritmi, yanık havası vardır.
Dede Korkut’un kahramanları, iyiliği ve doğruluğu öğütler. Güçsüzlerin, çaresizlerin, her zaman yanındadır. Tok sözlü, sözlerinin eridirler. Türk milletinin birlik ve beraberliğini, millî dayanışmayı, el ele tutuşmayı öne çıkarır.

Dede Korkut hikâyelerinden

“Hanım, hey! Meğer hanım Oğuz’da Duha Kocaoğlu Deli Dumrul derlerdi, bir er vardı. Bir kuru çayın üzerine bir köprü yaptırmıştı. Geçenden otuz üç akça alırdı. Geçmeyenden döve döve kırk akça alırdı.
Bunu niçin böyle ederdi? Anınçün ki, “Benden deli, benden daha güçlü er var mıdır ki çıka benimle savaşa.” derdi. “Benim erliğim, bahadırlığım, cılasunluğum, yiğitliğim Rum’a, Şam’a, gide, çavlana.” derdi.
Meğer bir gün köprüsünün yamacında bir bölük oba konmuş idi. Ol obada bir yahşi yiğit düşmüş idi. Allah emriyle ol yiğit öldü. Kimi oğul deyu, kimi kardaş deyu ağladı.
“Hey Dirse Han, bana gazab etme. İncinip acı sözler söyleme. Yerinden uru durgıl. Ala çadırın yeryüzüne dikdirgil. Attan aygır, deveden buğra, koyundan koç öldürgil. İç Oğuzın, Daş Oğuzın beglerin üstüne yığnak etgil, aç görsen doyurgıl yalıncık görsen donatgıl, borçluyı borcundan kurtargıl. Depe gibi et yığ, göl gibi kımız sağdır, ulu toy eyle, hacet dile, ola kim bir ağzı dualının alkışıyla Tangri bize bir yetman eyal vere.”

“Oğul oğul, a oğul! Ortacım oğul!
Karşu yatan kara tağım yükseği ogul!
Karannulıca gözlerim aydını oğul!
Sam yelleri esmedin, Kazan, kulağım çınlar.
Sarımsak otun yemedin, Kazan, içüm göyner.
Sarı yılan sokmadan ağca tenüm kalkar, Şişer.
Kurumışça köksimde sütim oynar.
Yalnuzca oğul görünmez, bağrını yanar.
Yalnuz oğul haberin, Kazan, degil mana!
Demez olursan yana göyne kargaranı, Kazan, sana!”

Örnek 1:

Aşağıdakilerden hangisi, destan (epope) geleneğinden
halk öykücülüğüne geçiş dönemi ürünüdür?

A) Kutadgu Bilig
B) Divanü Lügati’t-Türk
C) Atabetü’l - Hakayık
D) Kitab-ı Dede Korkut
E) İskendername
                                                                   (1981/II)

Çözüm: İçerdiği destansı özelliklerin yanısıra tarihsel
akışla da uyumlu olması, halk hikâyelerinden izler taşıması
açısından destan geleneğinden halk öykücülüğüne
geçiş deneminin en belirgin örneği Dede Korkut
Hikâyeleri’dir.
                                                                  Cevap C

Örnek 2:

(I) “Kitab-ı Dede Korkut”, sanatçısı belli olmayan, halkın
ortak malı olan bir eserdir. (II) Nazım ve nesir karışımı
on iki hikâyeden oluşur. (III) Hikâyelerde daha çok
Oğuzların, düşmanları ve insanüstü güçlerle savaşımları
anlatılmaktadır. (IV) Her hikâye bağımsız olmakla
beraber, çoğunda ortak kahramanlar bulunur ve her
hikâyenin sonunda Dede Korkut söz alır. (V) Hikâyelerde
adı geçen Dede Korkut, kahramanlığıyla ün kazanmış
Oğuz beylerinden biridir.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde
verilen bilgi yanlıştır?

A) l.
B) ll.
C) lll.
D) lV.
E) V.
                                                               (1996 - ÖYS)

Çözüm: Parçadaki V. cümlede bilgi yanlışlığı vardır;
çünkü Dede Korkut, bir Oğuz beyi değil, Oğuz Türkleri
arasında yaşamış, hikâyelerde ismi geçen bilge bir
kişidir.
                                                                  Cevap E

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder