Öğrenci Topluluğu ve Ders Notları

Öğrenciler Platformu

REKLAM ALANI
Divan Edebiyatı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Divan Edebiyatı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Nisan 2017 Cumartesi


DİVAN EDEBİYATINDA NESİR


Divan edebiyatında nesir, şiir kadar gelişmemiştir. Arapça, Farsça sözcüklerin ağırlıklı olduğu ağır, ağdalı bir dil kullanılmıştır. Kaleme alınan kitapların hitap ettiği kesim göz önünde bulundurularak ona göre bir dil kullanılmıştır. Divan nesrinde iyi nesir yazarına münşi, iyi nesir yazılarına inşa, nesir yazılarının bir eserde toplanmasına münşeat denir.






Örnek 1:

I. Heşt Behişt
II. Sefaretname-i Fransa
III. Mecalisü’n-Nefais
IV. Tezkiretü’ş-Şuara
V. Makalat

Yukarıda verilenlerden hangileri aynı yazınsal türe ait yapıtlardır?

A) I., II., III.
B) I., III., IV.
C) II., III., V.
D) II., IV., V.
E) III., IV., V.
                                                                   (2011 - LYS)

Çözüm: “Heşt Behişt” Sehi Bey’in, “Mecalisü’n-Nefais”
Ali Şir Nevai’nin, “Tezkiretü’ş-Şuara” ise Latifi’nin “tezkire”
türündeki eserleridir.
                                                                        Cevap B

Örnek 2:

Aşağıdaki açıklamalardan hangisi ayraç içinde belirtilen
kişiyle ilgili değildir?

A) Risaletü’n-Nushiye adlı mesneviyi aruz ölçüsüyle
yazmıştır. (Yunus Emre)

B) Makalât adlı yapıtında tasavvuf konularını bölümler
hâlinde ele almıştır. (Hacı Bektaş Veli)

C) Yapıtlarında aşk ve kahramanlık temalarının yanında
tasavvufa da yer vermiştir. (Kadı Burhaneddin)

D) Sade bir dille, ölçülü ve uyaklı, halk şiiri geleneğine
uygun nefesler yazmıştır. (Pir Sultan Abdal)

E) Türkçenin başarılı örneklerinden olan Mantıku’t-
Tayr ile Feleknâme onun tarafından oluşturulmuştur.
(Ali Şir Nevaî)
                                                                                 (2007 - ÖSS)

Çözüm: Mantıku’t-Tayr ve Feleknâme Gülşehri’nindir.
                                                                                        Cevap E

Örnek 3:

I. Sebk-i Hindî
II. Mahallîleşme Akımı
III. Süslü Nesir

Aşağıda verilen divan edebiyatı sanatçılarından
hangisi yukarıdakilerden biriyle ilişkilendirilemez?

A) Nergisî
B) Neşati
C) Nedim
D) Necati
E) Enderunlu Vasıf
                                                                          (2011 - LYS)

Çözüm: Nergisi, süslü nesir ile; Neşati, Sebk-i Hindi ile;
Nedim ve Enderunlu Vasıf ise Mahallileşme Akımı ile ilişkilendirilebilir.
Necati, verilenlerle ilişkilendirilemez.
                                                                            Cevap D


Ahmet Cevdet Paşa (1822 - 1895)



1822 - 1895 yılları arasında yaşamıştır. İlköğrenimini Lofça’da yapmış, 1839’da İstanbul’a gelerek Fatih’teki Papasoğlu Medresesi’ne girmiştir. Burada öğrenimini sürdürürken bir yandan da tarih, coğrafya, astronomi, matematik gibi alanlarda özel ders almış, Fransızca öğrenmiştir. Medreseyi 1844’te bitirdikten sonra Premedi (bugün Arnavutluk’ta) kazası kadılığına atanmıştır. 1845’te İstanbul’da müderris olmuş, 1846’da Sadrazam Mustafa Reşid Paşa’nın yanında görevlendirilmiştir. Bu tarihten paşanın öldüğü 1858’e kadar hukuksal konularda danışmanlık yapmıştır. 1849’da, olağanüstü görevle Bükreş’te bulunan Fuad Efendi’nin (Paşa) yanına gönderilmiştir. 1850’de Meclis-i Maarif üyeliğiyle birlikte Darülmuallimin müdürlüğüne atanmış, 1851’de yeni kurulan Encümen-i Daniş üyeliğine getirilmiştir. Bu kurul tarafından Osmanlı Deveti’nin 1774’ten sonraki tarihini yazmakla görevlendirilmiştir. Fransızca, Farsça öğrenmiş, bunun yanı sıra matematik, felsefe, kozmoğrafya ve tabii ilimler üzerinde de çalışmış olan Ahmet Cevdet Paşa, dönemin ünlü bir hukukçusudur. Kadılık, Divan-ı Ahkam-ı Adliye Reisliği yapmıştır. 12 ciltlik bir Osmanlı Tarihi yazmış, Mecelle’nin hazırlanmasında önemli rol oynamıştır. “Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye isimli hukuk metnini oluşturanların başında gelmiştir. İlk adalet bakanı olmuştur. Beş kez adalet bakanlığı, üç kez eğitim, iki kez evkaf, bir kez dahiliye, ticaret ve ziraat bakanlıklarında bulunmuştur. Cevdet Tarihi ve Kısas-ı Enbiya en önemli eserlerindendir.


Nâimâ (1652 - 1715)

Nâimâ, ilk resmî vak’anüvis ve Osmanlı tarihçileri arasında en ünlü kişidir. 1652 yılında Halep’te doğmuştur. Babası, Halep eşrafındandır. İlköğrenimini orada tamamlayan Nâimâ, genç yaşta İstanbul’a gelmiş, yüksek öğrenim görmüş ve Dîvan Kalemi’nde memur olarak hayata atılmıştır. Sonra hayatı birçok memurluklarda geçmiştir. Divan Mektupçuluğu, Başmuhasebecilik yapmıştır. Nâimâ memurluk hayatında bazen yükselip bolluğa kavuşmuş, bazen atılıp sıkıntı çekmiştir. Bir aralık Alanya ve Bursa’ya da sürülmüştür. Çorlulu Ali Paşa onu Mora seferine beraberinde götürmüştür. Nâimâ, 1715 yılında Patras’ta muhasebeci iken 63 yaşında ölmüş ve bu kasabada bulunan bir caminin bahçesine gömülmüştür. Osmanlı Tarihi’nde resmî olarak ilk vak’anüvis olan Mustafa Naima Efendi, uzun araştırmalar sonucunda Naima Tarihi adlı eserini yazmıştır.


Nâimâ Tarihi’ne konu olan yıllar, Osmanlı İmparatorluğu’nun en düşkün zamanlarına rastlar. Nâimâ, canlı ve zarif uslubuyla o yılları önümüze sererken, sadece tarihçiliğindeki ustalığı değil, yazarlığındaki kudreti de ortaya koymuştur. Nâimâ Tarihi, Osmanlı tarihleri içinde önde gelen tarih kitaplarından biridir.